Bilindiği üzere 5253 sayılı Dernekler Kanunu’nun 19. maddesinde 27.12.2020 tarihli 7262 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikler sonrasında İçişleri Bakanlığı tarafından, Dernekler Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, 21.10.2021 tarihli ve 31635 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanmıştır.
Bu Yönetmelik değişikliği ile Derneklerin denetimlerinin risk analizine göre yapılacağı belirtilmiş ve bu analize göre derneklerin risk gruplarının yüksek, orta ve düşük olarak belirleneceği belirtilmiştir. Yönetmeliğin risk analizini düzenleyen Ek 1. Madde hükmüne göre risk analizi yapılmasına ve derneklerin denetlenmesine ilişkin usul ve esaslar Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü tarafından belirlenecektir. Yine aynı kurala göre yüksek, orta ve düşük risk grubuna giren derneklerin denetimi Bakan tarafından İçişleri Bakanlığı mülkiye müfettişleri veya dernekler denetçileri vasıtasıyla gerçekleştirilecektir.
Diğer insan hakları örgütleri gibi bu düzenlemeden en çok etkilenen sivil toplum kuruluşlarından olan İfade Özgürlüğü Derneği ilgili Yönetmelik değişikliğinin iptali için Danıştay’da dava açmıştır. Dava dilekçesinde, Dernekler Kanunu’nun 19. maddesinde yer alan risk kavramının tanımlanmadığı, dava konusu düzenlemenin ise yasada hiç öngörülmeyen bir sınıflandırmayı ilk defa düzenleyici bir işlemle getirdiği ve dahası keyfiliği daha da artıracak şekilde risk analizi yapılmasına ve derneklerin denetlenmesine ilişkin usul ve esasların Genel Müdürlükçe belirleneceğini kurala bağladığı vurgulanmış ve bu durumun yasallık ilkesine aykırı olduğu belirtilmiştir. Davada ayrıca düzenleme ile örgütlenme özgürlüğünün ihlal edildiği de ileri sürülmüştür.
Danıştay 10. Dairesi, 28.05.2025 tarih ve E. 2021/6971, K. 2025/2774 sayılı kararıyla, Derneklerin “yüksek, orta ve düşük” risk grupları olarak sınıflandırılması ve denetimlerinin buna göre yapılması ve her yıl değiştirilebilen sınıflandırma ölçütlerinin da Genel Müdürlük tarafından yapılmasını öngören Dernekler Yönetmeliğine eklenen Ek 1. maddenin 1. fıkrasının 3., 4., 5. ve 6. cümleleri ile 2., 3. ve 4. fıkralarının ve Ek 3. maddenin iptal edilmesine karar vermiştir.
Kararda;
- Derneklerin hangi kriterlere göre risk gruplarına ayrılacağının açık biçimde belirlenmemesi,
- Bu kriterlerin her yıl değiştirilebilir olması,
- Ve bu belirsizlik nedeniyle denetimlerin keyfi hale gelebilmesi riski,
hukuki güvenlik ve belirlilik ilkesine aykırı bulunmuştur.
Danıştay, iptal kararında, kişilerin kendilerine uygulanacak hukuk kurallarını önceden bilme hakkının hukuk devletinin temel unsuru olduğunu hatırlatmış; yönetmelikte yer alan düzenlemelerin bu koşulları sağlamadığını vurgulamıştır. Mahkeme, idareye açık takdir yetkisi tanıyan ve sınırları net biçimde çizilmemiş bu tür düzenlemelerin keyfiliğe neden olabileceğini, bu nedenle hukuka uygun olmadığını açıkça ifade etmiştir.
Bu karar, başta insan hakları örgütleri olmak üzere sivil toplum kuruluşlarının keyfi ve öngörülemez idari uygulamalardan korunması, ifade ve örgütlenme özgürlüklerinin güvence altına alınması açısından son derece önemlidir. Ayrıca karar İçişleri Bakanlığının derneklere ilişkin yapacağı düzenlemelerde hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygı ilkesine uygun davranma yükümlülüğünü vurgulaması açısından da kritiktir.
İfade Özgürlüğü Derneği, bu karar ışığında, İçişleri Bakanlığını olası yeni bir düzenlemeyi yaparken başta insan hakları örgütleri olmak üzere düzenlemeden olumsuz etkilenmesi olası derneklerle istişare etmeye ve başta örgütlenme özgürlüğü olmak üzere Anayasal haklara saygı göstermeye davet etmektedir.